NAMAZIN TADİL’İ ERKANI BEYANI, NAMAZDA KALP HUZURU VE SAFLARIN DÜZELTİLMESİ
Bu günlerde insanların birçoğu namaz kılmakta tembel davrandıklarından, tadil-i erkan ve azaların yerli yerinde olmasına dikkat etmediklerinden dolayı...
KONU: NAMAZIN TADİL’İ ERKANI BEYANI, NAMAZDA KALP HUZURU VE SAFLARIN DÜZELTİLMESİ
Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla başlıyorum.
Allah’a hamdolsun. Selam, onun seçtiği kullarının üzerinedir.
Göndermiş olduğunuz kıymetli mektubunuz bizlere ulaştı. Mektubunuz, arkadaşların sebatını, onların istikametini içerdiği için gayet bol ferahlık sağladı. Sübhan Allah sizlerin sebat ve istikametinizi artırsın.
Yine mektubunuzda belirtiyorsunuz ki; yapmakla emrolunduğumuz işlere devam etmekteyiz. Hem de tarikata giren bir grup cemaatle birlikte…
Beş vakit namazı cemaatle birlikte, elli altmış kişiyle beraber kılmaktayız. Bundan dolayı Sübhan Allah’a hamdolsun.
Ne büyük nimettir ki, batın yüce İlah’ın zikri ile mamur iken, zahirde şeriatın hükümleri ile süslenmektedir.
Bu günlerde insanların birçoğu namaz kılmakta tembel davrandıklarından, tadil-i erkan ve azaların yerli yerinde olmasına dikkat etmediklerinden dolayı, mecburi olarak bu hususta üstüne basarak, abartılı bir şeyler yazmak istedim. Dolayısıyla bunları iyice dinleyip anlamak lazım.
Doğruları haber veren (s.a.v.) buyuruyor ki;
“Hırsızların en fenası, Namazından çalanlardır.”
Dediler ki;
-Ya Resulüllah! Namazından nasıl çalabilir ki?
Buyurdular ki;
-Rükuunu ve secdelerini tamamıyla yapmaz.
Yine peygamberimiz (s.a.v) buyuruyor ki;
“Rükuu ve secdeleri arasında belini doğrultmayan bir kulun namazına Allah bakmaz.”
Resulüllah (s.a.v) rükuunu ve secdelerini tam yapmayan bir kişinin kıldığı namazı görünce
buyurdu ki;
-Hiç korkmuyor musun? bu hal üzere ölecek olsan, Muhammed’in dininden başka bir din üzere ölürdün.
Yine peygamberimiz (s.a.v) buyuruyor ki;
“Sizden herhangi birinizin namazı tamam olmuş olmaz. Ta ki rükuundan sonra tamamen doğruluncaya, belini doğrultuncaya, her azasını yerli yerine yerleşinceye kadar.”
Yine peygamberimiz (s.a.v) buyuruyor ki;
“Her kim iki secde arasında oturmayıp belini doğrultmaz ve sabit kalmazsa, namazı tamam olmaz.”
Peygamberimiz (s.a.v) namaz kılan birinin yanından geçti. Onun, namazın hükümlerini, rükünlerini, oturmasının ve kalkmasını tamam olarak yapmadığını gördü. Buyurdu ki;
-Eğer bu hal üzere ölsen, kıyamet gününde senin için; Muhammed ümmetinden olduğu söylenemez.
Başka bir yerde de buyurmuştur ki;
“Eğer bu hal üzere ölecek olsan, Muhammed’in dininden başka bir din üzere ölmüş olursun.”
Ebu Hureyre (r.a) dedi ki;
-Bir şahıs, altmış sene namaz kılar, ama hiçbir namazı kabul olunmaz. Çünkü o, namazın rükuunu ve secdesini tamamlamayan bir şahıstı.
Denildi ki;
-Zeyd b. Vehb, bir kişiye namaz kılarken gördü. Rüku ve secdesini tam yapmıyordu. Onu çağırdı ve dedi ki;
-Kaç seneden beri bu şekilde namaz kılıyorsun?
O kişi dedi ki;
-Kırk seneden bu yana namaz kılıyorum.
Zeyd dedi ki;
-Sen, bu kırk sene içinde hiçbir namaz kılmadın. Eğer ölürsen Muhammed’in sünnetinden başka bir yol üzere ölmüş olursun.
Anlatılır ki; Mümin namaz kılıp, namazını da güzel kıldığında rüku ve secdelerini tamam yaparsa, namazında bir güzellik ve nur olur.Melekler o namazı semaya yükseltirler. O zaman, kendini kılan için der ki;
-Beni muhafaza ettiğin gibi Allah’da seni
muhafaza etsin.
Eğer namazı güzelce eda etmezse, o namaz karanlık olur. Melekler ondan iğrenirler. O namazı semaya yükseltmezler. O namaz, kendini kılana kötü dua yapar ve der ki;
-Beni ziyan ettiğin gibi Allah’ta seni ziyan etsin.
Öyleyse namazın edasını, tadil-i erkanını, oturma ve kalkmasını tam olarak yapıp, bunlara riayet etmek gerekmektedir.
Yine başkalarını da namazını mutmain bir şekilde tamamlaması ve tadil-i erkanı için uyarmak gerekmektedir.
İnsanların birçoğu bu devletten mahrumlar. Bu amel, tamamıyla terk edilmiş oldu. Bunu diriltmek, İslam’ın mühim saydıklarının en mühimidir. Resulüllah (s.a.v) buyurdu;
“Her kim benim sünnetimi öldürüldükten sonra diriltirse, ona yüz şehit sevabı vardır.
Bil ki;
Cemaatle namaz kılarken safları düzeltmek lazımdır. Öyle ki, hiçbir kişi ne öne geçecek, nede arkada kalacaktır. Hatta saffın tümünü düzeltmek için gayret göstermek gerekiyor. Resulüllah (s.a.v) evvela safları düzeltir, sonra namaza başlardı. Peygamberimiz (s.a.v) buyuruyor ki;
“Safların düzgünlüğü, namazın doğruluğundandır.”